Yüksek Tansiyonun Gözlere Zararları
Yüksek Tansiyonun Gözlere Zararları
Tansiyon, gezinti esnasında damarlardan dolaşan kanın, damar çeperlerine yaptığı basınçtır. Kalp devamlı pompa görevi yaparak, kanın bedenimizde damarlar aracılığıyla dolaşmasını sağlar.
Hiper tansiyonda, kan dolaşımının kalıcı olarak kişi için normal görülen değerlerin üzerine çıkabilmesi durumudur. Kan basıncı cinsiyet,yaş, ırk vb. şahısların özellikleri yanında dinlenme, efor gibi fiziki sebeplerden da etkilenen bir para metredir. Bu sebeple de normal kan basıncı değerlerini belirlemek olabildikçe zordur. Normal olan kan basıncı değerlerinin geniş aralıklar halinde verilmesi ve kan basıncının hayvanın ırk ve cinsiyetine göre değişimler göstermesi sebebiyle hangi değerin hiper tasnif olduğunu kesin olarak söylemek olduğunca zordur.
Hiper tansiyon'un klinik anlamda teşhis olarak gösterilebilmesi için güvenilir
kan basıncı ölçümleri, klinik muayene kalıntıları ve az durumlar da destekleyici laboratuvar test sonuçları sonrasında bir değerlendirme yapılması gerekir.
Ve bu konuyu daha da karışık bir hale getiren diğer bir etmende, insanlar da “beyaz önlük etkisi” olarak tanımlanmış olaydır. Endişe ve stres den sebeplenen kan basıncının artışının oluşması bireylerde olduğu kadar hayvanlar (petler) içinde kan basıncının artmasına neden olabilen etmendir. Fakat stresin bu etkiyi ne derece de oluşturduğu ve hangi olaydan sonra patolojik olduğu kesin olarak bilinememektedir. Bu sebeple kan basıncı değerlendirilirken bu etmen göz önünde bulundurulmalı ve en az üç kez ölçülebildikten sonra ortalaması alınarak belirtilmelidir.
Veteriner hekimlikte standart olarak tansiyon ölçümünün yapılması ve takipleri henüz yeni gelişen bir konu olduğun için, uzman doktorlar yüksek tansiyonun tanısında yetersiz kaldığı görüşünde hem fikirdirler. Fakat son zamanlarda hayvanlara (petlere) yönelik çalışmaların artması ve hayvanlar (petler) için spesifik tansiyon aletlerinin kullanılması hiper tansiyonun öneminin vurgulanmasın da büyük adımların atılmasını sağlamıştır.
Yüksek kan basıncının belli organ ve sistemler de oldukça önemli derece de kötü etkileri söz konusudur. Genellikle kalp, gözler, böbrek ve merkezi sinir sistemi gibi organ ve sistemlere Kritik hasarlar verebilir.
Bir de hiper tansiyona neden olduğu bilinen hastalıklar ve hiper tansiyon arasında bir kısır döngü oluşmaktadır. Örnek vermek gerekirse; böbrek hastalıklarında çoğunlukla hiper tansiyon meydana gelir. Kan basıncındaki bu artış, böbrek yetmezliğinin daha da hızlı oluşmasına sebep olacaktır.
Kısaca belirtmek gerekirse hiper tansiyon için şöyle bir tanımlama yapılabilir;
* Hiper tansiyon bir hastalık çeşididir.
* Hiper tansiyon başka bir hastalık tarafından meydana gelebilir.
* Hiper tansiyon organlara zarar vermektedir
* Hiper tansiyonun üç temel şekli bulunur
* Sistolik hiper tansiyon, yada sistolik basıncın yüksekliği
* Diastolik hiper tansiyon, yada diastolik basıncın yüksek olması
Miks hiper tansiyon, yada sistolik veya diastolik basınçların her ikisininde yükselmesidir. Köpek ve kedilerde her üç formda görülebilmektedir. Genellikle kalp ve böbrek yetmezliklerinin erken dönemlerin de diastolik hiper tansiyon görülme olasılığı çoktur.
Tansiyonu, dolaşım sırasın da damarlar dan akan kanın, damar çeperlerine yaptığı basınç olarak tanımladığımız da, hiper tansiyonuda bu basıncın artışı olarak göstermiştik. Damarlardaki kan basıncı, kalbin pompalama gücü ile damarların bu güce karşı gösterdiği dirençle doğrudan bağlantılıdır. Demek istiyoruz ki kalbin pompalama gücünün yada damar çeperlerinin direncini etkileyen her türlü etmen tansiyon da değişime sebep olabilir. Örnek vermek gerekirse; kalbin atım sayısında artma yada kalbin kontra aksiyon gücünün artması kalbin pompaladığı kan miktarın da artışa sebep olabileceğinden hiper tansiyona sebep olabilmektedir.
Kortikosteroidler ile birlikte nazal , amfetamin,dekonjestanlar, tiroid hormonları gibi ilaçlar da kan basıncının sekunder olarak yükselmesine sebep olabilen bir diğer etmenlerdir ve bu gibi durumlar da ilaçların bırakılması ile kan basıncı kısa sürede normal haline döner.
Hiper tansiyon sebebine göre esansiyel (primer) hiper tansiyon ve sekunder hiper tansiyon olarak da iki ayrı grupta sınıflandırılır. İnsanlar da hiper tansiyon olaylarının Yüzde 95’ini primer hiper tansiyon meydana getirir. Hayvanlarda ise durum tersidir. Genellikle sekunder hiper tansiyon şeklinde gözlenir. Sekunder hiper tansiyonda yüksek kan basıncı, bilinen diğer hastalıktan sebeplenmektedir. Sebep olan hastalık tedavi edildiğinde ise hiper tansiyon da düzelmektedir. Örnek vermek gerekir ise; böbrek hastalığı, renal hiper tansiyon olarak bilinir ve tedaviler sonrasında ise kaybolur. Bu durum (sekunder hipertansiyon) hastalıkların erken teşhis ve tedavisi ile birlikte gelişiminin takibinde büyük yarar sağlar. Genellikle asıl hastalığa yönelik tedaviye olumlu cevap alınıp alınmadığının kontrolü, düzenli ölçülen tansiyon ile yapılabilmektedir.
Aortun doğuştan dar olması hamilelik toksemisi, beyin tümörleri gibi sebeplerle kan basıncında artış olabilir ve bu olgularda sekunder hiper tansiyon olarak sınıflandırılır.
Primer hiper tansiyon da ise kan basıncının artış sebebi tam olarak bilinmez. Tansiyonun yükselmesin de rolü olan pato genetik faktörler oldukça fazladır. Örnek vermek gerekir ise, sıvı ve hacmin kontrolünde değişiklikle sonuçlanan böbrek işlevi değişikliği, arteriol duvarların da artmış sodyum ve tuz miktarı ile, diabetes mellitus ve obesite yanında ırk, cinsiyet ve yaş hiper tansiyonun primer sebepleri olarak sayılabilmektedir.
Hiper tansiyonun, bazı durumlar da genelliklede böbrek hastalıkların da şekillenen kısır döngüler sebebiyle primer hastalık olarak mı ? yoksa sekunder olarak mı? ortaya çıktığı tam olarak tanımlanamamıştır.
Kan basıncının yüksek olduğunu belirten her hangi bir dış olgu yoktur. Bu sebeple kolayca gözden kaçabilen ve erken teşhis edilemeyen bu gizli rahatsızlık büyük bir tehlike oluşturabilir. Ansız olarak yükselen kan basıncı damar çeperinde yırtılmaya ve kanamaya sebep olabilmektedir. Kanama, burun gibi dışa açık bir organda olduğunda kan kaybı dışında ciddi bir risk taşımaz. Ancak beyin gibi kapalı ortamda oluştuğunda ise; beyin dokusu damarın için den çıkan kan kütlesi içinde sıkışıp kalıcı zarara uğrar. Bunun sonucu felçler ve hatta hayati tehlikeler oluşturabilir. Tansiyonun aşırı yükselmesi durumlarında, bir diğer tehlike damarlardan sıvı sızması ile birlikte beyin ödeminin meydana gelmesi ve göz içi basıncın artışı sebebiyle de glaukom şekillenmesidir.
Hipertansiyon, günümüzde dahi hayvanlarda ki oluşum sebepleri tam olarak açıklanamamış olan, ve uyarıcı belirtileri kolay gözlemlenemeyen sessiz bir rahatsızlıktır. Bu sebeple, sadece fiziksel muayene bulguları ile kan basıncının ölçülmesi gerektiğine karar verilmesi mümkün olmamıştır. Tam anlamıyla sağlık kontrolünden söz ederken, rutin kan basıncı muayenesini de dahil etmek son derece kritik bir karardır.
Hepinize Sağlıklı günlerin dilerim
0 yorum:
Yorum Gönder